Sayfalar

Bizi 90'lara geri götürün!

14 Ağustos 2016 Pazar

Tost Saç





Carrie




       Bu model çok şirin gözükürdü. Özellikle Barbie, Sindy gibi oyuncak bebeklerin saçlarında da bu moda vardı, annem hemen Philipsh saç tasarım kitini almıştı, onunla bazen tost, bazen düz, bazen dalgalı yapıyordum ortaokulda. Pınar Aylin kliplerde ve Sarah Jessica Parker de Sex and The City dizisinde Carrie karakterinde bu saçı kullanmıştı. 

13 Ağustos 2016 Cumartesi

Çevirmeli Ev Telefonu


      1970-2000 arası bir geçmişe sahip. 90'larda her ne kadar telesekreterli veya telsiz telefonların yerini almaya başlamasıyla nüfusu azalsa da evlerimizde yine başköşede görülebilirdi. Bazen de evin ikinci telefonu olarak. Sesi gürdü ama çok sevindiriciydi. Çevirme olayı hem eğlenceli hem de uzundu ama buna değerdi. Altında olmazsa olmazı dantel, üzerinde tozlanmasın diye küçük örtüsü bulunurdu. Hemen yakınında Altın Rehber, kalemlik, not kağıtları, not defteri olurdu. Bizdeki bordoydu, çeşitli renkleri bulunmaktaydı, çok sağlamdı, yeni dandik telefonlarına benzemezdi, savaşta düşmanın kafasını kıracak cinstendir. Yazlığımızdaki hala çalışmaktadır, size sağlam demiştim :)  (Tawşi)









Telefon Rehberi



           Her evde bir tane vardı, sanki Osmanlı padişahlarının 36'sının da hayatını anlatır gibi kalındı :)  Sütçüden tüpçüye herkesin telefonu bulunurdu, Karınca Duası gibiydi.. Çok severdim kendisini. Ev telefonunun yakınında dururdu hemen.. Tam bir kurtarıcıydı. Bakın sonradan reklam da almış :)  (Tawşi)





Ve genelde bunun yanında dururdu :)


Telefon Klübesi ve Telefon Jetonu



         Bu klübe önünde ne kuyruklar beklenmiştir.. Yağmurlu günlerde kurtarıcı olmuştur. Bazı uyanıklar ise misinalı jeton üretmiştir. Hepimizin sesi olmuştur çünkü eskiden her evde telefon yoktu, telefon klübeleri bizim canımızdı.  (Tawşi)








Furby

  90lı yılların efsane oyuncağı.. Biraz pahalıydı, orta 1'e giderken Etiler'deki okulumdan arkadaşlarımla okuldan kaçıp Akmerkez'e sinemaya gitmiştik, oradaki bir oyuncakçıdan 19 milyona mı ne aldığımı hatırlıyorum, başı 19 du ama :D Sonra dolabımda sakladım, bu yaratık birgün konuştu derken ne işe yaradığını bile tam anlamamıştım, boşuna almışım. Tabi veletken geceyarısı Gremlinler'i izlerseniz dolabınızdan Furby çıkar :D  (Tawşi)


İşte benimkisi :)




Şemsiye çikolata


        Çok şık dururdu, kağıtları rengarenk ve parlaktı, biraz pahalıydı, gerçi hala da öyle sanki.. Kasa kenarında hep 'Beni al!' diye parlardı. Ömrümde sayılı yemişimdir, belki 2.. :)   (Tawşi)

1 Aralık 2012 Cumartesi

El şeklinde sabunluk

 

           Bu çok önemli icattan da korkardım. Ceset parçası gibi gelirdi bana.. Ama bir o kadar da merak ederdim. Zamanının önemli marketi Orko Market'te bolca satılırdı, olmayan ev yoktu herhalde bizim dışımızda.. Bir aşağı doğru bakan, bir de yukarı doğru bakan modeli vardı. (Tawşi)

Sabunla birlikte yumuşacık olurdu ama yapay gelmezdi. Kendi elim nasıl öyle olur diye düşünürdüm:) Güzel dekordu. (Lune)

Emzik Şeker


       Bakkallarda özellikle kırmızı olanı satılırdı. Şeker hastası olan anneanneme hastaneye kaldırıldığında alıp götürmüştüm, niyetim de iyidi ama çocukluk işte :D  (Tawşi)

Emzik Kolye





             Akla zarar bir buluş daha.. Emzik şeklinde boy boy, rengarenk, şeffaf kolye uçları vardı ve genelde şeker kutularının içinden hediye çıkardı. Onları biriktirip anneannemize verip şekildeki gibi kalın renkli ipe dizmesini isterdik, o da eşit aralıklarla düğüm ata ata bu önemli görevi yerine getirirdi. Kolyenin en ucunda hayvan kadar büyük emzik yer alırdı, etrafında minik ve sevimli olanlar yer alırdı, fuşya ve açık pembe en sevdiklerimdi, büyük olanı arada emerdik :))   (Tawşi)

Mandrake

 


             Ünlü illüzyonist Zati Sungur vefat edince Sermet Erkin ile Mandrake arasında bir taht kavgası başlar. Sihirbazlar Kralı ünvanını Mandrake kazanır. Asıl ismi Ertuğrul Işınbark'tır.
             Sitesinde kendisini şöyle anlatır:

            "1940 yılında üzümlerin bol, incirin sırada olduğu güzel bir yaz gününde İstanbul Fatih’te memur Şevket beyin maaş gününe altı gün kala Emine hanımın ortakatını terk ederek dünyaya ağlaya ağlaya “merhaba” dedim.

            Her çocuk gibi birçok yaramazlıklardan sonra, ilköğretimime başladığım yıllarda okulumuza gösteriye gelen bir sihirbazın oyunlarını o görmeden karıştırırken kafamında karışmasını engelleyemedim. O gördüklerimden bir kaçını arkadaşlarıma seyrettirdiğimde okulda adım sihirbaza çıktı. Büyük uğraşlardan sonra bulduğum “Fenni Eğlenceler” isimli bir kitaptan illüzyon sanatının birçok inceliklerini ve sırlarını öğrenerek bayram yerlerinde kurulan çadırlarda gösterilerime başladım. Ailemin “oku oğlum adam ol, bu işlerde hayır yok, sigortası bile yok” baskılarına rağmen “bir gün gelecek benimle iftihar edeceksiniz, bal börek yiyeceksiniz “ diye diye çalışmalarıma devam ederken “vantrolog”luğa da merak sarmam mı? Kendi becerimle yaptığım ağzı oynayan bir kuklayı da gösterilerime katarak şovlarıma ayrı bir renk kattım.

           1959 yılında şovlarım sırasında Süheyla adında bir kıza aşık oldum, 1960 yılında bu güzel kızla evlendim. Yıl 1962, dönemin büyük organizatörü Fethi Pehlivan’ın ofisinde bir sohbet sırasında Fethi Bey buldum buldum diye bağırmaya başladı. Zannedersiniz ki, Arşimet yeni bir şey keşfetti; “Tamam evlat bundan sonra senin ismin “SİHİRBAZ MANDRAKE” olacak dedi. İsim çok hoşuma gitmişti, sihirbazlığın gizemine uygun oluşu nedeniyle hemen kabul ettim. Sonradan öğrendim ki bu ismi Lee Falk’dan esinlenmişti. Kendisini rahmetle anıyorum. "



              (Tawşi)