Sayfalar

Bizi 90'lara geri götürün!

1 Aralık 2012 Cumartesi

El şeklinde sabunluk

 

           Bu çok önemli icattan da korkardım. Ceset parçası gibi gelirdi bana.. Ama bir o kadar da merak ederdim. Zamanının önemli marketi Orko Market'te bolca satılırdı, olmayan ev yoktu herhalde bizim dışımızda.. Bir aşağı doğru bakan, bir de yukarı doğru bakan modeli vardı. (Tawşi)

Sabunla birlikte yumuşacık olurdu ama yapay gelmezdi. Kendi elim nasıl öyle olur diye düşünürdüm:) Güzel dekordu. (Lune)

Emzik Şeker


       Bakkallarda özellikle kırmızı olanı satılırdı. Şeker hastası olan anneanneme hastaneye kaldırıldığında alıp götürmüştüm, niyetim de iyidi ama çocukluk işte :D  (Tawşi)

Emzik Kolye





             Akla zarar bir buluş daha.. Emzik şeklinde boy boy, rengarenk, şeffaf kolye uçları vardı ve genelde şeker kutularının içinden hediye çıkardı. Onları biriktirip anneannemize verip şekildeki gibi kalın renkli ipe dizmesini isterdik, o da eşit aralıklarla düğüm ata ata bu önemli görevi yerine getirirdi. Kolyenin en ucunda hayvan kadar büyük emzik yer alırdı, etrafında minik ve sevimli olanlar yer alırdı, fuşya ve açık pembe en sevdiklerimdi, büyük olanı arada emerdik :))   (Tawşi)

Mandrake

 


             Ünlü illüzyonist Zati Sungur vefat edince Sermet Erkin ile Mandrake arasında bir taht kavgası başlar. Sihirbazlar Kralı ünvanını Mandrake kazanır. Asıl ismi Ertuğrul Işınbark'tır.
             Sitesinde kendisini şöyle anlatır:

            "1940 yılında üzümlerin bol, incirin sırada olduğu güzel bir yaz gününde İstanbul Fatih’te memur Şevket beyin maaş gününe altı gün kala Emine hanımın ortakatını terk ederek dünyaya ağlaya ağlaya “merhaba” dedim.

            Her çocuk gibi birçok yaramazlıklardan sonra, ilköğretimime başladığım yıllarda okulumuza gösteriye gelen bir sihirbazın oyunlarını o görmeden karıştırırken kafamında karışmasını engelleyemedim. O gördüklerimden bir kaçını arkadaşlarıma seyrettirdiğimde okulda adım sihirbaza çıktı. Büyük uğraşlardan sonra bulduğum “Fenni Eğlenceler” isimli bir kitaptan illüzyon sanatının birçok inceliklerini ve sırlarını öğrenerek bayram yerlerinde kurulan çadırlarda gösterilerime başladım. Ailemin “oku oğlum adam ol, bu işlerde hayır yok, sigortası bile yok” baskılarına rağmen “bir gün gelecek benimle iftihar edeceksiniz, bal börek yiyeceksiniz “ diye diye çalışmalarıma devam ederken “vantrolog”luğa da merak sarmam mı? Kendi becerimle yaptığım ağzı oynayan bir kuklayı da gösterilerime katarak şovlarıma ayrı bir renk kattım.

           1959 yılında şovlarım sırasında Süheyla adında bir kıza aşık oldum, 1960 yılında bu güzel kızla evlendim. Yıl 1962, dönemin büyük organizatörü Fethi Pehlivan’ın ofisinde bir sohbet sırasında Fethi Bey buldum buldum diye bağırmaya başladı. Zannedersiniz ki, Arşimet yeni bir şey keşfetti; “Tamam evlat bundan sonra senin ismin “SİHİRBAZ MANDRAKE” olacak dedi. İsim çok hoşuma gitmişti, sihirbazlığın gizemine uygun oluşu nedeniyle hemen kabul ettim. Sonradan öğrendim ki bu ismi Lee Falk’dan esinlenmişti. Kendisini rahmetle anıyorum. "



              (Tawşi)


30 Kasım 2012 Cuma

Sermet Erkin




        Bir dönemin en ünlü illüzyonistidir. Türkiye'nin en önemli illüzyonistlerinden Zati Sungur'un kendi deyimiyle katibidir. O ince ve kibar ses tonu kulaklardan silinmez. Mandrake ile aralarında çaktırmadan yaşanan hep bir çekişme olmuştur tabi Mandrake ayrı bir dünyada yaşar :D  (Tawşi)

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Gazinolar




       O zamanlar devam eden bir gelenekti, gündüzleri ev kadınları kısır şenliği yemekleri ve diğer ev kadınlarını, çocuklarını alıp gündüz matinesine giderleri kendi yaptıkları yemekleri tıkınırken, dönemin ünlü sanatçılarını dinlerlerdi.

Mini etek



          80'lerde ve 90'larda da ününü devam ettiren kadınların 150 gramlık, havadar kıyafet parçasıdır. (Tawşi)


Mühür, damga



     Özellikle okul defterlerine, günlüklere, mektuplara mutlaka basılırdılar. Dudak şekillisi çok makuldu :)  Okul önlerinde seyyar olarak satılırdılar. (Tawşi)

Ayrıca şimdiki gibi bazı kalemlerin de üstlerindeydiler. Kuruduklarında stampa mürekkebi (eğer evde varsa) ya da en kısa yoldan biraz su veya tükürükle tekrar baskı yapmaya çalışılırdı. İlk deneme yerleri defterler, bir de el ve kollar sayılırdı. Şimdikinin aksine çizgi film kahramanları pek yoktu. (Lune)

Altın Kızlar


         Muhteşem bir komedi dizisiydi. Anneleri her zaman kızlarına lafı yapıştırır ve hep muzurluk yapardı. (Tawşi)








80'ler modası



halloween costume 80s fashi Halloween Costume Idea: 80s / Eighties Fancy Dress



1980sfashion gallery 80’s Fashion Trends & 80s Costumes

80s fashion leggings 80’s Fashion Trends & 80s Costumes










              Kabarık permalı kıvırcık saçlar, siyah deri rock-metal tarz, tayt, topuklu ayakkabılar, ilginç renkli gözlükler, gümüş ve plastik abartılı takılar, plastik serpil çakmaklı tokası, leopar deseni, vatkalı ceketler,  kalın kemerler, uzun kazaklar, saç bantları, renki mayo tarzı aerobik kıyafetleri, mini şortlar, avuç içi kadar bikiniler :)  (Tawşi)

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Kırmızı Koltuk



         Dündar Kılıç sunardı. Meşhur kırmızı koltuğa her hafta ünlü bir siyasetçi veya önemli bir sanatçı otururdu. Yerler siyah-beyaz kare döşemeydi, kırmızı koltukla uyum içindeydi. Star'da yayınlanırdı. Hey gidi günler :)  (Tawşi)



Habitat




            1992'de Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda, sürdürebilir kalkınmanın amaçlarını gerçekleştirme açısından, insan yerleşimlerinin doğru biçimde yönetiminin bir önkoşul olduğu vurgulanmıştı. Bunun bir sonucu olarak, kısa adıyla Yeryüzü Zirvesi olarak bilenen bu toplantıda, insan yerleşimleri konusunda yeni bir BM konferansı düzenlenmesi gündeme geldi. Türkiye'nin böyle bir konferansa ev sahipliği etme konusundaki isteği ve önerisi katılımcılar tarafından olumlu karşılandı ve BM Genel Kurul'unun Aralık 1992'de yapılan 47. dönem toplantısında BM İnsan Yerleşimleri İkinci Konferansı'nın (HABİTAT II) 3-14 Haziran 1996 tarihleri arasında İstanbul'da yapılması kararlaştırıldı.

            Habitat II Hazırlık Komitesi 11-22 Nisan 1994 tarihleri arasında İsviçre'nin Cenevre kentinde yaptığı toplantıda, amaçlarını şöyle belirledi: "Toplumsal ilerleme ve ekonomik büyümenin önemli girdisini oluşturan insan yerleşimlerinin taşıdığı potansiyel ve karşılaştığı sorunlar konusunda dünya ölçeğinde bilinç düzeyini yükseltmek ve dünya liderlerinin köylerimizi, kasabalarımızı ve kentlerimizi sağlıklı, güvenli, adil ve sürdürebilir kılma amacını benimsemelerini sağlamak".Bu çalışma kapsamında İstanbul'a gelecek olan sivil toplum kuruluşlarının yapacağı etkinliklerle ilgili toplantı 10-11 Eylül'de Cenevre'de gerçekleştirildi. Tarih Vakfı Genel Sekreteri Orhan Silier'in katıldığı toplantıda Habitat II toplantıları vesilesiyle Vakfın dünyadaki önemli sivil toplum kuruluşlarıyla bağlantı kurması yönünde önemli adımlar atıldı.
          Habitat II Ulusal Komitesi'nin 13 Nisan 1995 tarihinde Ankara'daki toplantısının ardından, yapılan toplantılara ilişkin bilgi veren Toplu Konut İdaresi Başkanı Yiğit Gülöksüz, Habitat zirvesinden İstanbul'un üç kalıcı kazancı olacağını açıkladı. Bunlar, Lütfü Kırdar Konferans Merkezi, Habitat II'nin iki önemli sergisini barındırdıktan sonra İstanbul Müzesi ve Toplumsal Tarih Merkezi'ne dönüştürülecek olan Darphane Binaları ve dünyadaki üç merkeze ilaveten İstanbul'da oluşturulacak dördüncü Habitat Merkezi olarak sıralandı.
          3-16 Haziran 1996 tarihleri arasında İstanbul'da yapılan Birleşmiş Milletler İkinci İnsan Yerleşmeleri HABITAT II Konferansı kapsamında düzenlenen Dünya Kenti İstanbul Sergisi'nde, İstanbul özgün topografik ve coğrafi özellikleriyle, ekonomik ve siyasal tarihiyle, toplumsal yaşamıyla, yerinde gösterilmek istenen mekanları ve yapılarıyla, kültür-sanat yaşamı ve kültürel alanlarıyla; görsel olarak izleyiciye sunuldu. Toplu Konut İdaresi'nin desteği ile düzenlenen sergi Tarihi Darphane Binaları'nda açıldı.
          Aynı tarihlerde düzenlenen Anadolu'da Konut ve Yerleşme Sergisi'nde, Anadolu'daki kültürel zenginliğin en somut örneği olan konut ve yerleşme biçimlenmesi, tarih içinde süregelen yaşam biçimleri, kültürlerarası etkileşimler ve bölgesel özelliklerin ayrımları ile yerleşim dokusundan konut iç mekanlarına kadar farklı fiziksel ölçeklerde görselleştirildi. Toplu Konut İdaresi'nin desteği ile düzenlenen sergi Tarihi Darphane Binaları'nda açıldı.
         Bir çocuk olarak benim Habitat'tan hatırladığım nedir peki? Devamlı sökülüp,yerine yenileri takılan kaldırım taşları, harabeye dönmüş Harbiye yolları, renk renk insan evladı  :D   (Tawşi)




İbo Show



            İbrahim Tatlıses'in sunduğu müzik ve eğlence programıdır. Yıllarca pazar geceleri farklı kanallarda devam etmiştir. Bazen Fırat türküsü ile ağlatmış, bazen Ah Keşkem ile neşelendirmiştir. Programın oryantali Asena ile yıllarca birlikte olmuştur. Son yıllarda programın yeni oryantali Didem olmuştur.

                                         







Kaldırım sökme


      Belediye değişince yeni gelenler hemen tüm İstanbul'un kaldırımlarını sökerdi, hem de yeni yapılmasına rağmen, böylece kendi takımından birileri yine para kazanır, milletin parası çöpe giderdi. Bir ara illallah demiştik, yollarda da yürünmüyordu.. (Tawşi)

Hangi yolun kapandığını ve nereye yönlendiğini öğrenme sebebiydi. Yeni yapılanda bir sorun olup olmadığını ben bisikletle anlıyordum. (Lune)

Okulda bit salgını



           Bir ara çok yaygındı. Öğretmenler tarafından kafasında bit ve sirke olan çocuklar teşhis edildikten sonra annelerine haber verilir ve bir süre okula alınmazdılar. Annem öğretmen olduğu için sık sık bu olaya tanık olurdum, beni de böyle salgınlarda asla okula yollamazdı. Bit bulaşan çocuğun saçları hemen kısacık kesilirdi, bitlendiği daha hemen bu kesimden anlaşılırdı. (Dağarcığımızı genişletelim: Bitin yavrusuna yavşak denir.)  (Tawşi)

Paltoların asıldığı askılıklardan da geçerdi, herkesin paltosu kaşkolu üst üste olunca... (Lune)

Yeşil renk ev içi badana



           Bizim de eski evimizin salonu bu renkti. Sırf bizim değil, Türk filmlerideki evlerde de bu renk çok kullanılırdı, gözü dinlendirirdi. Duvarlar kaygan ve serindi. Divana yatıp, duvara ayaklarımı dayayıp dinlenmek en sevdiğim şeylerden biriydi. Birgün annem ve anneannemle mevlüte gitmiştik, dedem biz evde yokken duvarları ıslak bezle silip, pırıl pırıl yapmıştı :)   (Tawşi)

Eski elektrik süpürgesi

Siemens Simtel Elektrik Süpürgesi TAM SAYFA

          Evin bir bireyi gibiydi. Sinirli bir yapısı vardı, çok ses çıkarırdı, o çalışırken başka birşey duyulmazdı. Kuvvetliydi de, aman perdelere yapışmasın.. Kayıp altın küpelerin teki içinden çıkardı hep.. İçini boşaltmak büyük dertti, anneanneler üstlenirdi bu görevi genelde.. İşi bitince özenle eski yerine kaldırılırdı  (Tawşi)

elektrikli süpürge


Kaçak su



           Kaçak su, kaçak elektrikten o zamanlar daha yaygındı. O zamanlar Fatih'te otururken en alt katta çok muhafazakar pastane sahibi otururdu, her gün caminin halılarını getirip gizli gizli yıkıyordu bahçesinde.. Sonradan kaçak su kullandığı ortaya çıktı. :)  (Tawşi)

Eski Yılbaşı Kutlamaları