Nurseli İdiz, Saklambaç adlı programın sunucusuydu. Bir paravanın bir tarafında ardında 1 kadın, diğer tarafında 3 erkek, ya da tam tersi olurdu. Soru ve cevaplarla 3 kişi içindeki doğru aday seçilmeye çalışılırdı. (Tawşi)
30 Haziran 2012 Cumartesi
Kaldırım Çiçeği
Sibel Can ve Salih Güney'in başollerini paylaştığı, ilk olarak 1996'da ATV'de yayınlanmış dram türü dizidir. Sibel Can, Hande Ataizi ve Volkan Severcan, dizide seks işçisidirler. Ayrıca aynı evde yaşarlar. Sibel Can, Hakan Ural ile ayrılmıştır ve bu yüzden hep "Dudaklarımı öptürmem." der durur. Bundan sonrası ise klasik aynı hikayedir. Zengin adam Salih Güney, Sibel Can'ın karşısına çıkar ve hayaTını değiştirmeye hazırdır. Pretty Women ve Sadri Alışık filmi karışımıdır. (Tawşi)
Enflasyon canavarı
T-rex'in şaşkın ve Çarşamba Pazarı'na inmiş haliydi. Çünkü hep pazardaki ürünlere zam gelirdi. Fasülye, soğan, domates, sucuk, pastırma gibi ürünler el yakardı. Enflasyon feci bir dertti. (Tawşi)
Ben onu Van Gölü Canavarı ve Trafik canavarıyla karıştırırdım. Sonuçta hepsi canavardı, çizgi film canavarı gibi düşünürdüm. Bir de sakız, şeker, cips ve dondurmanın fiyatı artmadıkça neden bahsettiklerini anlamazdım.:) (Lune)
:D
Batman dizisi
Az Gittik Uz Gittik
Evliya Çelebi ve konuşan atı Küheylan'ın çizgi film ve belegsel karışımı çocuk programıydı. Müzikleri beni çok etkilerdi, genelde dramatik müzik kullanılırdı ve ben bu müzik etkisiyle Evliya Çelebi'ye bayağı üzülürüdüm. 1989 yılının İstanbul belgeseli çok ilginçtir. :) (Tawşi)
Evliya Çelebi, Seyahatname'sini yazarken Küheylan gelip mürekkebini devirir, heryer göl olur ve birden Evliya Çelebi mürekkepten deniz üzerinde kitabıyla yükselir. O anki müzik de muhteşemdir. (Tawşi)
O mürekkep devrildiğinde ben de onunla yüzer gibi hissederdim. Sanırım bir tek onu hatırlıyorum, normalde gördüğümde hiç başından ayrılmazdım ama belki biraz da etrafa bir şeyler dökme-sakarlık etkisiyle o mürekkebin dökülmesi en fazla dikkatimi çeken şey olmuş:) (Lune)
27 Haziran 2012 Çarşamba
ANA dizisi
Ana'ya bak Ana'ya, bedel 3-5 babaya.. jenerik müziği ile başlayan Ayşen Gruda'nın başrolünde bir kadın mafyayı oynadığı komedi dizisiydi. Diğer başrolde mafya babası olarak Aykut Oray vardı. Dizinin kurgusu çok hoştu, Ana ve Baba sürekli birbirlerine telefon açıp konuşurlardı ve bu sırada ekran ikiye bölünür, sol taraftaki Ana, sağ taraftaki Baba'ya kare içinden çıkıp müdahale ederdi. Güzel ve komik diziydi. Ayşen Gruda'nın muhteşem oyunculuğu zaten dillere destandır ve komedide başarılı sanatçıların en başında gelir.
Bir de Baba vardı. Ana olur da Baba olmaz mı zaten:) Ayşen Gruda'nın en sevdiğim rollerinden biri bu. Diğeri de Vecihi Geliyor-Neşeli Günler.
Telefon sahnelerine bayılırdım. :) (Lune)
Katil yerine tatil yazılmış :)
26 Haziran 2012 Salı
AEG buzdolabı
Salonun bir kenarında dururdu, üzerinde yeşil, püsküllü, geyik işlemeli bir örtü vardı. Açma kolunda ise sarkan örgü güller.. Boyum ne de kısa kalırdı yanında küçükken.. İçini açıp yeni çıkan meyveli yoğurtlara ulaşmaya çalışırdım, raflarında da Hobby ve Tadelle çikolataları olurdu. :) Buzluk kısmında penguen yaşayabilirdi, o kadar kar yapardı :) (Tawşi)
Sokak satıcıları
Kış gecelerinde sokaktan gelen bir ses: "Bozaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!" diye bağırırdı. Gerçi hala tek tük oluyor ama eskiden o ses bile bir başka gelirdi. Vefa Bozacısı'na gidip boza almak da ayrı bir keyifliydi.
Sütçüler motorla satarlardı sütleri, filmlerde içine su karıştırma vakası konu edilirdi. İyi süzülmeleri ise önemliydi.
Yoğurtçular, adalet terazisi heykeli gibi dengeli bir şekilde gitmek zorundaydılar. :)
Macuncuları sadece Ramazan ayında görür olduk. Oysa sokak aralarında çocuklar ne de güzel sarardı etraflarını..
Baloncular her zaman heryerdeydi. Pazar kurulduğunda ise daha bir çoğalırlardı ve peşlerinden ağlayan çocuklar olurdu. Ben pek balon sevmezdim ama anneannem de bana bir kere mavi, tavşan şeklinde almıştı ama eve gelir gelmez patlamıştı, çok üzülmüştüm. :( (Tawşi)
Mektup
Artık postacı geldiğinde mektuba benzer şeyler olarak sadece tebligat ve fatura getiriyor. Eski mektupları hatırlayın, e-mail yokken.. Özenle mektup kağıdı seçerdik. Kokulu, çiçekli, renkli.. Ne özenle ve heyecanla yazardık. Mektubun sonuna da "Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim." cümlesini ekledikten sonra mutlaka bir mani veya çizdiğimiz bir resimle bitirirdik. En heyecanlı kısım ise cevabını beklemek olurdu. :)
Sepet sepet yumurta
Sakın beni unutma
Basket basket eggs
Don^t forget me (Tawşi)
Sepet sepet yumurta
Sakın beni unutma
Basket basket eggs
Don^t forget me (Tawşi)
Bir de okullarda yabancı dili geliştirmek için yabancı mektup arkadaşları bulurlardı. Gerçi epey eski tarihten beri yapılan bir şey ama biz de gündelik şartlarda normal kabul edilecek zaman dilimine yetiştik.
Ayrıca mektup arkadaşı edinmek, posta kutusuna adımıza yazılı bir şeyler geldiği için evimizi daha bir sahiplenmemizi de sağlardı sanırım.
Aynı zamanda, yapılan koleksiyonlardan mutlaka bahsedilir ve küçük takaslar da yapılırdı. (kartpostal, pul, sakız-şeker kağıdı, oyun kartı, çiçek vb.)
Mutlaka bir kelimenin bir harfinde sorun çıkardı ama baştan alarak kağıdı harcamaya kıyılamazdı.
Şimdi mektup arkadaşlığı maksatlı internet sitelerinde dahi e-mailler var ve e-mail arkadaşlığına yönlendiriliyor birçok kişi. Ayrıca eskiden adresimizle ilgili bir paranoyamız olduğunu da hatırlamıyorum, ama şimdi adresimizi yazışmak için vermek istesek bile "hırlının hırsızın gelip bizi bulacağı" düşüncesi var. (Lune)
25 Haziran 2012 Pazartesi
Tebrik kartı
Ne güzel bir şeydi, ağabeyi mektup kadar özeldi ama daha neşeliydi. Bayramlar, yılbaşı, nişan, doğumgünü.. Kartlar herşeyi anlatırdı. Simlileri ya da 3 boyutluları daha da özeldi. Farklı şehirlerde oturan akrabalar arasında çok önem verilirdi. Hey gidi hey.. :( (Tawşi)
Koleksiyon öğesiydi. Aynı zamanda mektupla paralel bir tadı vardı, hem daha kısa, hem daha masrafsız, hem de zarf ve gönderme açılarından daha kolaydı. Tabii içine ya da arkasına yazılacak şeylerin oldukça rafine olması gerekiyordu.
Günümüzde gezilip görülen yerlerle ilgili "oradan kart atmak" la ilgili deyim hala olmasına rağmen bir espiriye dönüştü ve çoğu zaman kart, hatta e-mail bile değil, fotoğraf 'atılıyor.' (Lune)
Günümüzde gezilip görülen yerlerle ilgili "oradan kart atmak" la ilgili deyim hala olmasına rağmen bir espiriye dönüştü ve çoğu zaman kart, hatta e-mail bile değil, fotoğraf 'atılıyor.' (Lune)
Akordeon gövdeli plastik ceylan oyuncak
Çarşamba Pazarı'nda ve seyyar şekercilerde satılırdı. Beyaz plastik ceylanın koyu mavi veya kırmızı akordiyon tipli bir gövdesi vardı. Bu yüzden ayakları zırt pırt çıkardı :( Fotoğrafı bulunamadı ama kendi oyuncağımı bulursam fotoğraflayacağım :) (Tawşi)
Cesur ve Güzel
Müziğine bayılırdım. Nı nınınınını, nınınını.. diye giderdi. :D Cesur ve Güzel (İngilizce: The Bold and the Beautiful) ilk bölümü 23 Mart 1987 tarihinde yayınlanan Amerikan yapımı bir televizyon dizisidir, 28 Ağustos 2008 tarihinde 5,639. bölümü yayınlanmıştır. Türkiye'de çok popüler olan dizi, 6 Haziran 1991'de Star TV'de yayınlanmaya başladı ve 1998 yılına kadar burada yayınlandı. 1998 - 2001 yılları arasında Show TV'de yayınlanan Cesur ve Güzel, daha sonra sırasıyla, 2004'te Flash TV'de, 2007'de Kanal D'de ve son olarak 2009'da Kanaltürk'te yayınlandı. Kısacası her kanala uğur getirmiştir. Ben yine de Yalan Rüzgarı'ndan şaşmazdım :)) (Tawşi)
23 Haziran 2012 Cumartesi
Hayat Ağacı
Hayat Ağacı (İngilizce: Generations), 27 Mart 1989 - 25 Ocak 1991 tarihlerinde NBC kanalında yayınlanan bir ABD pembe dizisi. Tabi bize yıllar sonra geldiğinden yazlıktaki yabancı Yunan kanallarında 3 yıl ilerisini görebilirdiniz. Afro-Amerikan aile özelliğini göstererek yayınlatan ilk pembe dizi olarak çığır açmıştır. Benim favorim Yalan Rüzgarı'dır :) (Tawşi)
İlişkiler dizisi
5 yıl süren, yerli Yalan Rüzgarı.. Haluk Kurtoğlu'nun başrolünde olduğu dizi, erişkin ama bir çocuktan daha beter davranan çocuklarını ve onların yuvalarını ayakta tutmak isterken sürekli kalp kirizleriyle süren hayatını anlatır. (Tawşi)
Roller;
Evin direği..
Pısırık oğlan ve çocuklarının kahrını çeken emektar ana..
Pısırık oğlanın bir o kadar şirret karısı :D
Bizimkiler'deki Cemil birayı bırakmışı, dizideki adam rakıyı bırakamamıştı.. :DD
Özgüvensiz kız..
Evin küçük oğlanının aklını başından alan, manyak halalı, halasından manyak gelin
Başrollerde evin maço ağabeyi Mahmut Hekimoğlu. Kadınlara karşı mesafeliyken bir süre sonra bir açılıyor, pir açılıyor.. Yalnız sonradan ne kendinin, ne de kardeşlerinin arkasını toplayabildi. :DD
Bir dizide herkes bu kadar mı saftirik rolünde olur, zavallı anne ve baba :DD Olsun, heyecanla izlemiştim (Tawşi)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)